5 Haziran 2014 Perşembe
ANKARA’DA BAHAR BİTTİ YAĞIŞ BİTMEDİ
ANKARA’DA BAHAR
BİTTİ YAĞIŞ BİTMEDİ
Ankara son yılların en yağışlı yazını geçiriyor. Ülkemizin İlkbahar
mevsiminde genel anlamda kurak bir dönem geçirdiği söylenebilir. Meteoroloji
uzmanları ülkemizin 21.yy daki en kurak yılını geçirdiğini söyleseler bile son
zamanlarda ülke genelinde artan yağışlar bu durumu biraz olsun kurtarır
nitelikte. Ancak bu yağmurlar da zamansız gelen yağışlar olduğu için birçok
tarım ürünü açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu yağışlar sebze ve
meyveler açısından oldukça zararlı. Yani bu yağışların kısmen şiddetini
artırarak doluya dönüşmesi gerek tarım ve bahçe ürünlerine gerekse bazı evlerin
ve araçların camlarına dahi zarar vermektedir.
Ankara açısından bakıldığında ise bu yağışlar sonucunda Ankara’nın alt
yapı sorunu olduğu ister istemez ortaya çıkıyor. Göle dönüşen yollar, taşan
mazgallar ve aşırı yağış sonucu bozulan yollar bunun en basit örneğidir. Bu
konuda Ankara açısından başka bir sorunda Ankara’da Büyükşehir Belediyesi’nin
yaptığı otobüs duraklarının çevresinin açık olması ve hatta bazı duraklarda hiç
bekleme kabini olmaması da vatandaşları bu yağışlı günlerde otobüs bekleme
esnasında zor durumda bırakmaktadır. Vatandaşlar belediyenin bu duruma acil bir
çözüm bulmasını istiyorlar.
4 Haziran 2014 Çarşamba
27 Mayıs 2014 Salı
21 Mayıs 2014 Çarşamba
SEO NEDİR
SEO; ingilizce Search Engine Optimization yani Arama Motoru Optimizasyonu kelimesinin baş harflerinden
oluşmaktadır. Arama motorlarında sitelerin veya sayfaların üst sıralara
çıkarılmasına yönelik yapılan çalışmaları kapsamaktadır.SEO’nun temel
amacı açılımı itibariyle arama motoru optimizasyonu yani arama motorlarında üst sıralarda listelenmektedir. Bu amaç da,
sitelerde yer alan bilgi, hizmet veya satışların daha fazla ilgili kitleye
ulaştırılmasını sağlamaktır.Seo, sitelerin doğal yollarla ulaşamayacakları web
popülerliğine, doğal görünen yöntemler kullanarak ulaşma sanatıdır. Bu web
popülerliği beraberinde Google sıralama
artışını da getirmektedir.
SEO’DA POPÜLARİTE
Seo, bir nevi doğal bir popülarite sağlama sanatıdır.
Bu popülariteyi en doğal yollarla sağlayan uzmanlar ise en iyi seo uzmanları
sayılırlar. Google da üst sıralarda listelenmek en iyi reklam türüdür. Ancak
üst sıralarda listelenmek aslında reklam yapmakla mümkün olmaktadır. Kısaca
sitenizi popüler hale getirmek için yaptığınız tüm tanıtım ve reklamların
sonucu olarak siteniz üst sıralara yükselmektedir. Google bir sitenin popüler
olmaya başladığını, ziyaretçi sayısının düzenli artışından ve site hakkında
yapılan link ve bilgilendirme paylaşımlarından anlamaktadır. Bir sitenin
popülaritesi açıldığı andan itibaren dikkate alınarak gelişimi değerlendirilir
ve arama motoru sonuçlarına doğrudan yansıtılır.
SEO’DA DOĞALLIK DOĞALLIK
Doğallık, yani kısmen özgünlük seo çalışmalarındaki
anahtar kelimedir. Google yükseltme mantığı doğal bir popülarite esasına
dayanmaktadır. Bu doğal popülarite anlayışı içerisinde yapay durumlar fark
edilir ve dikkate alınmazlar. Doğal popülarite anlayışı içerisinde, yapılan
paylaşım ve tüm seo çalışmaları site sahibinin bilgisi dışında yapılan
çalışmalar olarak görülmelidir. Bu sayede kullanıcıların siteyi faydalı bularak
çeşitli paylaşımlarda bulunduğu izlenimi doğmaktadır. Sitedeki bir makalenin
forumlarda, sosyal medyalarda, imleme sitelerinde gibi seoya katkı sağlayan
ortamlarda paylaşılması kullanıcı eliyle yapılıyormuş izlenimi taşımalı ve
sitelerin kullanıcıya gerçekten hizmet eden faydalı siteler olduğu olgusu
oluşturulmalıdır.
Doğallık algısının temelini oluşturan en önemli
özellik çeşitliliktir. Tek elden yürütülen çalışmaların doğal görünmemesinin
sebebi budur. Bu sebeple yapılan çalışmaların yapısı, zamanı, uygulama biçimi
ve sayısı gibi kriterlerin çeşitlilik arz etmesi sitenin doğal ve kalıcı
yükselmesini sağlamaktadır.
20 Mayıs 2014 Salı
TOPLUMLARIN VARLIK VE YOKLUK SEBEBİ “SAVAŞ”
Savaş
söz konusu olduğunda, ilk olarak aklımıza tarihinin her dönemi savaşlarla ve
başarılarla dolu şanlı milletimiz gelir. Milletimiz tarihin her döneminde büyük
ve güçlü devletler kurmuşlardır. Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu
bunun en çarpıcı örneklerindendir. Bu devletler kadar bunları yönetenlerinde
tarihin her anında kazanılan başarılar ve edinilen topraklarda büyük rolleri vardır.
Bir dönem Cengizhan bir dönem Selçuk Bey bir dönem Fatih Sultan Mehmet bir dönemde
Kanuni Sultan Süleyman bu büyük devletleri başarıyla yönetmişlerdir. Bu
yöneticiler ve kazandıkları başarılar, üstünden yüzyıllar geçmesine rağmen hala
dilden dile dolaşmaktadır.Bu büyük
devletler kimi zaman kısa bir varlık göstermiş, kimi zamanda yüzyıllar boyunca
varlığını devam ettirmiş ve büyük toprak parçalarına sahip olmuşlardır.
Birbirinden farklı birçok milleti bünyesinde barındıran ve hepsine aynı şekilde
muamele ederek ve herkese hoşgörü ile yaklaşarak varlıklarını devam
ettirmişlerdir. Örneğin Osmanlı Devleti
yaklaşık olarak 600 yıl kadar varlığını sürdürmüş ve uzun yıllar boyunca üç
kıtada hükümdarlık sürmüştür.
30 Nisan 2014 Çarşamba
1974 KIBRIS BARIŞ HAREKATI
Harekat tarihinden 20 yıl öncede Türkiye’nin gündeminde
olan Kıbrıs’a 1974’den öncede birçok kez operasyon yapılmak istenmiş ancak kimi
zaman Johnson Mektubu ile Amerika engel olmuş kimi zamanda askerin yetersiz
kalmasından dolayı bir türlü bu operasyon gerçekleştirilememiştir. 1974’te
yapılan bu operasyonun sebebi ise Makaryos yönetiminin Türk halkanı yaptığı zulmün
hat safhaya gelmiş olmasıydı. Bu operasyon yapılmazsa hem Kıbrıs hem de orda
yaşayan Türk halkı kaybedilme durumuna gelmişti. Dönemin Başbakanı Bülent
Ecevit başkanlığında toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nun aldığı kararla 20
Temmuz 1974’te Kıbrıs’a harekat düzenlendi.
Harekatın başladığı saatlerde harekat hakkında açıklama
yapan Başbakan Bülent Ecevit harekatı şu sözlerle anlatıyor: “İnsanlığa ve barışa
büyük bir hizmette bulunacağımıza inanıyorum. Öyle umarım ki kuvvetlerimize
ateş açılmaz. Ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz. Biz aslında savaş için değil,
barış için ve yalnız Türklere değil Rumlara da barış getirmek için adaya
gidiyoruz.” Herakatın başarılı
geçmesinin ardından Kıbrıs sokaklarında kutlamalar yapıldı. Halk Rum zülmünden
kurtulmanın sevincini yaşıyordu.
Harekat ilk başta başarılı gidiyordu. Harekat planına
göre havadan inenler ile denizden çıkanlar Beşparmak dağlarını aşacaklar ve bölgede
bulunan Türk halkının güvenliğini sağlayacaklarda. Plan ilk başta başarılı bir
şekilde uygulanıyordu. Ancak Beşparmak dağlarındaki mağaraları boşaltmanın
uzaması ve Rum’ ların karşılık vermesi planın uygulanmasını aksatıyordu. Ancak
ertesi günün sabahında Türk jetlerinin Kıbrıs semalarında gözükmesi herkesi
rahatlattı. Ve askerin işi kolaylaştı.
Harekatın başarılı bir şekilde yürütüldüğünü gören ABD ve
İngiltere araya girerek bu operasyonun diplomasi masasında bitirilmesi
gerektiğini söylediler. Harekatın ardından birinci Cenevre konferansında bu
harekat görüşüldü. Ancak bu görüşmelerden olumlu bir sonuç çıkmayınca Dışişleri
Bakanı Turan Güneş, Ecevit’i arayarak “Ayşe tatile çıkabilir” diyerek
operasyonun başlamasını istedi. Bu konuşmanın ardından Türk Ordusu harekete
geçti ve adayı Rum’ ların baskısından kurtardı.
YÜZYILIN PROJESİ “GAP”
YÜZYILIN PROJESİ “GAP”
Yapımı Osmanlı Döneminde planlanan, ancak 1900’lerın
sonunda tamamlanan bu proje bulunduğu bölgede önemi, büyüklüğü ve maliyeti
açısından yüzyılın projesidir. Yapımı Süleyman Demirel döneminde tamamlanan bu
proje bulunduğu bölgenin can damarı olmuştur. Fırat ve Dicle nehirlerinin
sularının birleştirilmesiyle yapılan bu proje bulunduğu bölgenin yaşam
şartlarını tarım yapısını ve tarımsal ürün çeşitliliğini değiştirerek bölgeye
hayat getirmiştir. Maliyeti 30 milyar dolardan fazla olan bu proje içme suyunun
dahi bulunmadığı bölgeyi inanılmaz derecede değiştirerek bölgenin ekonomik
olarak kalkınmasına da katkıda bulunmuştur.
Projenin tamamlanıp faaliyete geçirilmesinden sonra
bölgede tarım ürünlerinde çeşitlilik ve verim artmıştır. Tarım ürünü olarak
suyun bol olmasından dolayı pamuk tek tarım ürünü olarak görülmüştür. Buda
bölgede tarım arazilerinin hem fiziksel hem de kimyasal olarak bozulasına yol
açmıştır. Bilinçsiz ve eğitimsiz bir şekilde
yapılan sulama sonucu yer altı sularının seviyesi yükselmiş bunun sonucu
olarak da alçakta kalan tarım arazileri su altında kalmış ve yüksek kesimde
bulunan arazilerde de topraktaki tuz oranı artmıştır. Bunun sonucu olarak tarım
arazilerindeki verim yok denecek şekilde azalmış ve çiftçiler mahsul üretemez
hale gelmişlerdir.
Bunun sebebi ise projeyi kusursuz bir şekilde tamamlayan
devlet, bölge halkının suyu kullanımına herhangi bir sınırlama getirmemiş ve
bölge halkının suyu bilinçsiz bir şekilde kullanmasına izin vererek bu durumun
ortaya çıkmasında başrol oynamıştır.
Yapılacak bir sınırlama, denetleme ve bilinçli yapılan
tarımsal üretimle bu durumun önüne geçilebilirdi. Gerek bölge halkının
bilinçsiz tarım yapması gerekse devletin bazı konularda yetersiz davranması
yüzyılın projesinin fayda sağlamak yerine bir zamandan sonra zarar abidesi
olmasına sebep olmuştur. Ancak son zamanlarda yapılan bilinçli tarımsal üretim
ve devletin su kullanımına müdahele etmesi bölgenin yeniden toparlanmasını
sağlamıştır.
20 Nisan 2014 Pazar
PURSAKLAR' DA SİYERİ NEBİ YARIŞMASI
PURSAKLAR’DA SİYERİ NEBİ
YARIŞMASI
Pursaklar Abdurrahim Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi’ nde Peygamber Efendimiz konulu “’O’nu Tanı ve
Sev” adı altında Siyer alanında bilgi yarışması düzenledi. Yarışma, hem
öğrencilerin hem de velilerin katılımıyla gerçekleşti. Yarışma da birinci olan
öğrencilere ödül olarak notebook, velilere ise yarım altın verildi.
Hem sosyo-kültürel alanda hem de dini anlamda yaptığı
etkinliklerle tanınan Pursaklar Belediyesi, bu etkinliklere bir yenisini daha
kattı. Pursaklar Belediyesi ve Pursaklar İlçe müftülüğü tarafından “’O’nu Tanı ve Sev” adı altında yapılan programa
Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Erol Bozkurt, Pursaklar Kaymakamı Salih Bıçak, Belediye Başkanı Selçuk Çetin, İlçe Milli Eğitim Müdürü Yaşar Ertuğrul, İlçe Müftüsü Cemal Çıkrık, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Ulvi Kabakçı, öğretmenler, veliler ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Yarışma, Pursaklar Belediyesi Abdurrahim Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi’ nde düzenlendi. Yarışmaya katılan öğrencilere ve velilere 20’şer soru yöneltildi. Birçok elemeden geçerek finale kalan veliler ve öğrenciler, birinci olabilmek için kıyasıya yarıştı. Öğrenciler arasındaki yarışmanın birinciliğini Pursaklar İmam Hatip Ortaokulu kazanırken, ikinciliği Saray Ortaokulu, üçüncülüğü ise Azmi Ertuğrul Ortaokulu elde etti. Pursaklar Belediye Başkanı Selçuk Çetin, birinci olan öğrencilere notebook hediye etti.
Veli kategorisinde ise birinciliği Pursaklar Özel Bilişim Ortaokulu, ikinciliği Pursaklar Özel Nene Hatun Ortaokulu ve üçüncülüğü Pursaklar İmam Hatip Okulu kazandı. Veli kategorisinde puanları eşit olan ikinci ve üçüncüler çekilen kura ile belirlendi. Birinci olan velilere yarım altın hediye edildi.
Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Erol Bozkurt, Pursaklar Kaymakamı Salih Bıçak, Belediye Başkanı Selçuk Çetin, İlçe Milli Eğitim Müdürü Yaşar Ertuğrul, İlçe Müftüsü Cemal Çıkrık, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Ulvi Kabakçı, öğretmenler, veliler ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Yarışma, Pursaklar Belediyesi Abdurrahim Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi’ nde düzenlendi. Yarışmaya katılan öğrencilere ve velilere 20’şer soru yöneltildi. Birçok elemeden geçerek finale kalan veliler ve öğrenciler, birinci olabilmek için kıyasıya yarıştı. Öğrenciler arasındaki yarışmanın birinciliğini Pursaklar İmam Hatip Ortaokulu kazanırken, ikinciliği Saray Ortaokulu, üçüncülüğü ise Azmi Ertuğrul Ortaokulu elde etti. Pursaklar Belediye Başkanı Selçuk Çetin, birinci olan öğrencilere notebook hediye etti.
Veli kategorisinde ise birinciliği Pursaklar Özel Bilişim Ortaokulu, ikinciliği Pursaklar Özel Nene Hatun Ortaokulu ve üçüncülüğü Pursaklar İmam Hatip Okulu kazandı. Veli kategorisinde puanları eşit olan ikinci ve üçüncüler çekilen kura ile belirlendi. Birinci olan velilere yarım altın hediye edildi.
GÖKÇEK’İN ÇILGIN PROJELERİ
GÖKÇEK’İN ÇILGIN PROJELERİ
Seçim döneminde Ankhttp://www.ankarahaber.com/ara’ya birçok proje sözü veren Melih Gökçek, verdiği
sözleri daha seçim günü gelmeden uygulamaya başladı. Bunun ilk örneği, Avrupa’nın
en büyük tema parkı olacak olan AnkaPark projesi. Bu proje seçim öncesinden
uygulanmaya başlandı. Avrupa'nın en büyük tema parkı ANKAPARK, Ankara
turizmi için büyük yatırım olacak. Bu park 100 bin metrekarelik kapalı alana
sahip olacak. Alanda 1217 adet oyuncak oloması hedefleniyor. Bu proje sonunda hedef
10 milyon ziyaretçiye ulaşmak olcak. http://www.ankarahaber.com/
Ancak Gökçek’in tek çılgın projesi bu değil. Henüz yapımı başlamadı ama hiç
şüphesiz bu projelerin en önemli olanı ve en çok dikkat çekeni ise Ankara’ya
yapılacak olan Boğaz Projesi. Bu boğaz Ankara’nın güneyin İmrahor Vadisi
birinci etapta yapılacak. Projenin beş yıl içinde bitirilmesi hedefleniyor.
Gökçek’in bir diğer çılgın projesi ise Sıhhiye-Havalimanı metro projesi. Bu
projede 30 kilometre uzunluğunda olacak. Amaç Havalimanı hattının trafik sorununu çözmek. Zira bu hat Ankara’da
trafiğin en yoğun olduğu hat olarak dikkat çekiyor.
Gökçek’in en önemli ve büyük diğer projesi de Otobüs Teleferik Projesi. Adliye Sarayı'nın olduğu alana inşa edilmesi
hedefleniyor. Proje dolmuş ve otobüs duraklarında da durak olacak şekilde
yapılacak Kızılay Dikmen, Kızlay Mamak gibi bölgelerde yap işlet devret
yöntemiyle uygulanacak. Projenin toplam uzunluğu 23 kilometre olacak. Amaç,
Ankara’nın en işlek semti olan Kızılay’ın trafiğini rahatlatmak olacak.
6 Nisan 2014 Pazar
ARAL'IN YOK OLUŞU
ARAL’IN YOK OLUŞU
Orta Asya’nın göz
bebeğidir Aral. Tarihin her döneminde farklı milletlere ev sahipliği yapan bu
bölgeye İngilizler Tatar ülkesi, Ruslar’da Türkistan demişlerdi. Bazı milletlerde Maveraünnehir derlerdi. Amuderya ve Sırderya nehirleri bu gölün can
damarı niteliğindeydi. Takii Stalin’in pamuk dışında tarım ürünü ekilmesini
yasaklamasına kadar.
Aral 1960’lara kadar
dünyanın en büyük 4. İç deniziydi. Bizim Marmara denizinden 6 kat büyüktü.
Derinliği 54 metreyi buluyordu. Aral’da 20 den fazla balık türü yaşıyordu.
Yapılan tarım
politikaları ve pamuk tarımı aralı yavaş yavaş yok etmeye başlamıştı. 1972-75
yılları arasında Aral’ın suyu çekilmeye başladı. Stalin’in pamuk dışında tarım
ürünün yasaklaması ve Karakum Kanalı’nın yapılması Aral’ın sonunu hazırlıyordu.
Ancak ne Orta Asya nede diğer bölgelerde yaşayan insanlar bunun farkında
değildi.
Aral 1960’dan 90’a kadar
alanının yarısını kaybetti. Bu zaman diliminde birçok balık türü ve yüzlerce
bitki türü yok oldu. SSBC’nin 91’de dağılmasıyla bölgede 5 bağımsız cumhuriyet
kuruldu. (Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Kırgızistan)
Aral’ın sorumluluğu artık bu beş ülkedeydi.1993’te bu beş ülke bir araya
gelerek Aral’ı kurtarma Forum’unu kurdular. Bu çalışma meyvesini verdi ve Aral kısmen de olsa
kurtarıldı.
3 Nisan 2014 Perşembe
GELENEKLERİMİZ, GÖRENEKLERİMİZ
GELENEKLERİMİZ, GÖRENEKLERİMİZ
Ülkemiz tarih boyunca gelenekleri, görenekleri ve
adetlerini her dönemde kendine özgü bir şekilde yaşamış ve bugünlere kadar
yaşatmıştır. Ülkemizin her bir köşesinde farklı farklı adetler, gelenek ve
görenekler farklı toplumlarca yaşanmaktadır. Her toplumun kendine özgü gelenek
görenekleri vardır. Ülkemiz de her konuda olduğu gibi bu konuda da çeşitlilik
oldukça fazladır. Yaşadığımız coğrafyanın iklimi, bu bölgede yaşanan mevsimler
ve bölgede tarih boyunca yaşayan toplumlar bölgenin gelenek ve göreneklerinin
oluşmasında oldukça etkilidir. Örneğin, ülkemizde her bölgede düğün ve nişan ve
evlilik törenleri her bölgede farklı uygulamalarla yapılmaktadır. Bu konuya
örnek verecek olursak, kırsal kesimlerde görücü usulü ile evlenmek veya başlık
parası gibi konular günümüzde hala devam etmektedir. Bir konuyu özellikle
vurgulamak gerekir ki bizim coğrafyamızda gelenek ve görenekler birçok yönüyle
sadece kırsal bölgelerde devam etmektedir. Bu uygulamalardan bazıları ise
insanın doğum ve ölümünün kırkıncı gününde çeşitli faaliyetlerin veya
kutlamaların yapılmasıdır. Birçok yöremizde çocuğun doğumunun kırkıncı gününde
yemekler verilir, dualar edilir ve daha birçok etkinlikle bu günler kutlanır.
Aynı şekilde ölümün kırkıncı gününde de bu ve benzeri birçok uygulamalar
yapılır. Düğünlerde de durum aynıdır komşularla davet edilir davullar zurnalar
çaldırılır, halaylar çekilir ve gelenek ve görenekler çerçevesinde eğlenceler
düzenlenir. Doğum ve ölüm törenleri dini bilgiler ve düşünceler çerçevesinde
genellikle maneviyat ağırlıklı kutlanır. Ancak düğünlerde eğlenceler düzenlenir
ve bu törenler gelenekler ve görenekler ağırlıklı kutlanır. Her ne kadar bu
uygulamalar bölgeden bölgeye, batıdan doğuya, kuzeyden güneye, değişiklik
gösterse de asıl amaç bu özel günleri, çeşitli değerleri
yaşatarak kutlamak ve bu değerleri gelecek nesillere aktarmaktır.
26 Mart 2014 Çarşamba
TÜRKİYE’DE İLK FUTBOL
Türkiye’de futbol ilk olarak
19.yy’ın sonlarına doğru oynanmaya başladı. O dönemde ülkemize futbolu
yabacılar getirdi. İlk olarak İzmir ve Selanik gibi şehirlerde oynanan futbol
1880'lerde İstanbul'da da oynanmaya başlandı.
İstanbul'da oturan yabancılar
ve gayrimüslim Osmanlı vatandaşları, Kadıköy ve Moda'da futbol oynamaya
başladılar. Fenerbahçe'nin kuruluş yeri olan Kuşdili Çayırı, futbolun
İstanbul'da ilk oynandığı yerdir.
Yabancılar ve gayrimüslim
Osmanlı vatandaşları hafta sonları ailece Kuşdili Çayırı'na veya İstanbul'un
mesire yerlerine gidiyor, hem eğleniyor hem de çayırda futbol oynuyorlardı. Ancak
zaman Sultan İkinci Abdülhamid dönemi olduğu için futbol sıkı bir takip
altındaydı. Osmanlı güvenlik görevlileri futbol oynayanları sıkı bir şekilde takip
ediyorlardı.
Türk futbol tarihi
yazılmamıştır. Bunun sebebi de arşiv ve kütüphanelerde araştırma yapılmadan
futbol tarihimizin sadece kulaktan dolma bilgilerle anlatılmasıdır.
Osmanlı Arşivleri'nde, futbol oyununa
dair tespit edilen ilk belge 23 Kasım 1890 tarihlidir.
Belgede, Moda'da ikamet eden
İngiliz uyruklu Mösyö Witt' in oğullarının nezareti altında, 20-25 kadar genç
İngiliz'in önceki yıllarda olduğu gibi futbol oynadıklarından söz ediliyor.
Belgede "önceki yıllarda olduğu gibi" kavramının epeyce kullanılmış
olması, 1890 yılından önce de yabancıların kendi aralarında futbol müsabakaları
tertip ettiğini gösteriyor.
Dünya’da Sporda İlkler
Dünya’da Sporda İlkler
Voleybol, 1895
yılında ABD’de, Massachusetts’de icat edilmiştir. William George Morgan’ın icat ettiği oyunun ilk adı ’mintonette’ idi ve gerilmiş bir ipin üzerinden
aşırdan topla oynanıyordu.
Eski Yunan’da boksörler maça başlamadan önce yüz yüze gelip, burunlarını hafifçe birbirlerine sürterlerdi. Bugünkü boksta yüz yüze selamlaşma oradan gelmektedir. Bu boksörlerin ayağındaki sandaletlerin bileklerinde metal kabaralar bulunurdu ve bazen bunlar da dövüşe dahil edilirdi.
1936 yılında Polonyalı Alex Ehrlich ve Rumen Paneth Farcas arasında oynanan bir masa tenisi turnuvası maçı sırasında, iki rakip açılış servisinden sonra sayı olana kadar tam 132 dakika oynamışlardı.
Brezilya’da yapılan Saint Sylvester Yol Rallisi her yıl yaklaşık 1.000.000.000 kişi tarafından izlenmektedir.
Maya-Aztek kökenli bir oyun olan Tlachtli binlerce yıldır Meksika’da oynanmaktadır. Çok sert bir yapısı olan bu oyunda oyuncular iki takım halindedirler ve oyunun amacı "lastik" adı verilen 2.5 kg. ağırlığındaki bir topu yerden oldukça yüksekte bulunan taş bir çemberden geçirmektir.
Eski Yunan’da boksörler maça başlamadan önce yüz yüze gelip, burunlarını hafifçe birbirlerine sürterlerdi. Bugünkü boksta yüz yüze selamlaşma oradan gelmektedir. Bu boksörlerin ayağındaki sandaletlerin bileklerinde metal kabaralar bulunurdu ve bazen bunlar da dövüşe dahil edilirdi.
1936 yılında Polonyalı Alex Ehrlich ve Rumen Paneth Farcas arasında oynanan bir masa tenisi turnuvası maçı sırasında, iki rakip açılış servisinden sonra sayı olana kadar tam 132 dakika oynamışlardı.
Brezilya’da yapılan Saint Sylvester Yol Rallisi her yıl yaklaşık 1.000.000.000 kişi tarafından izlenmektedir.
Maya-Aztek kökenli bir oyun olan Tlachtli binlerce yıldır Meksika’da oynanmaktadır. Çok sert bir yapısı olan bu oyunda oyuncular iki takım halindedirler ve oyunun amacı "lastik" adı verilen 2.5 kg. ağırlığındaki bir topu yerden oldukça yüksekte bulunan taş bir çemberden geçirmektir.
Dünyada en fazla kişinin aktif olarak yaptığı spor dalı ne voleybol, ne basketbol, ne yüzme, ne de futboldur. Tüm dünyada en yaygın olarak yapılan spor balık avcılığıdır.
Dünyanın en çok seyirci toplayan spor dalı futboldur.
Boks ancak 1901 yılında resmen bir spor dalı olarak kabul
edilmiştir. Bu zamana kadar yapılan spor karşılaşmalarına "dövüş"
gözüyle bakılıyordu ve ancak özel gösteriler halinde gerçekleştiriliyordu.
Dünyada
100.000.000’dan fazla insanın avcılık lisansı olduğu bilinmektedir.
1956, 1960 ve 1964 Olimpiyatlarına katılan Sovyet kadın jimnastikçi Larissa Latynina kazandığı toplam 18 madalya ile en çok olimpiyat madalyası kazanan sporcudur.
1871 yılında Londra’deki Derby yarışlarının sonuçları beş dakika içinde telgraf aracılığıyla Calcutta’ya ulaştırıldığında bu, tarihin ilk küresel iletişimi olmuştu.
Olimpiyatlar, Dünya Futbol Şampiyonası ve Formula 1 otomobil yarışları dünyanın reyting düzeyi en yüksek televizyon programları olmaktadır.
MÖ 900 yılında ilk jimnastik oyunları başladığı zaman tüm atletler (hepsi erkek) çırılçıplak ve jimnastik hareketlerini canlı müzik eşliğinde yapıyorlardı.
1956, 1960 ve 1964 Olimpiyatlarına katılan Sovyet kadın jimnastikçi Larissa Latynina kazandığı toplam 18 madalya ile en çok olimpiyat madalyası kazanan sporcudur.
1871 yılında Londra’deki Derby yarışlarının sonuçları beş dakika içinde telgraf aracılığıyla Calcutta’ya ulaştırıldığında bu, tarihin ilk küresel iletişimi olmuştu.
Olimpiyatlar, Dünya Futbol Şampiyonası ve Formula 1 otomobil yarışları dünyanın reyting düzeyi en yüksek televizyon programları olmaktadır.
MÖ 900 yılında ilk jimnastik oyunları başladığı zaman tüm atletler (hepsi erkek) çırılçıplak ve jimnastik hareketlerini canlı müzik eşliğinde yapıyorlardı.
İlk çağda olimpiyat oyunları 1896 yılında Yunanistan’ın
Atina kentinde yapılmıştı. Yarışmaya katılan 311 atletin tamamı erkekti.
Bir beyzbol topunun üzerinde tamı tamına 108 dikiş bulunur.
Bir futbol topunun yüzeyinde genellikle 32 adet deri yama bulunur ve bunların yarısı bir renk, diğer yarısı ise başka bir renkten oluşur. Resmi bir futbol topunda bu 32 deri yama tam 642 dikişle birbirine tutturulmuştur.
Bir beyzbol topunun üzerinde tamı tamına 108 dikiş bulunur.
Bir futbol topunun yüzeyinde genellikle 32 adet deri yama bulunur ve bunların yarısı bir renk, diğer yarısı ise başka bir renkten oluşur. Resmi bir futbol topunda bu 32 deri yama tam 642 dikişle birbirine tutturulmuştur.
6 Şubat 1971 tarihinde astronot Alan Shepard Ay yüzeyinde
mini golf oynadığında, golf dünya dışında yapılan ilk ve tek spor dalı oldu.
1906 yılında Fransa’da yapılan ilk Formula 1 yarışını Renault takımının pilotu olarak yarışan Rumen Ferenc Szisz kazandı.
1850 yılına dek golf topları deriden yapılır ve içlerine kuş tüyü doldurulurdu.
1906 yılında Fransa’da yapılan ilk Formula 1 yarışını Renault takımının pilotu olarak yarışan Rumen Ferenc Szisz kazandı.
1850 yılına dek golf topları deriden yapılır ve içlerine kuş tüyü doldurulurdu.
İspanya dışında ABD’nin Detroit kentinde de boğa güreşleri
yapılmaktadır ancak burada amaç boğayı öldürmek değil, matadorun hünerlerini
sergilemesidir.
Brezilya’da futbol tutkusu o boyuttadır ki 180.000 kişilik Maracana Stadı’nda seyircilerin maç sırasında sahaya dökülmesini önlemek için oyun alanının etrafı birkaç metre genişliğinde ve derinliğinde su dolu hendekle çevrilmiştir.
Brezilya’da futbol tutkusu o boyuttadır ki 180.000 kişilik Maracana Stadı’nda seyircilerin maç sırasında sahaya dökülmesini önlemek için oyun alanının etrafı birkaç metre genişliğinde ve derinliğinde su dolu hendekle çevrilmiştir.
DÜNYA'DA İLK MİLLİ FUTBOL MAÇI
Dünyada ilk milli futbol maçıi 1872 yılı Kasım ayında,
yapıldı. Karşılaşma Polonya’ da bir kasaba olan Gloskaw’da gerçekleşti.
Taraflar, İngiltere ve İskoçya idi. Dünyada ilk kez gerçekleşen bu milli maçta
taraflar elleri boş ayrıldılar. Dünya tarihine bir ilk olarak geçen bu maçın
kazananı olmaması her iki ülke oyuncularını üzmüş olmalı.
Ama bu ilk milli karşılaşmanın çok zor şartlar altında
oynandığı bilinen bir gerçektir.
Bütün bu zorluklara rağmen her ne kadar kazananı olmayan bir
maç olsa da hiç şüphesiz bu ülkeler ve futbolcuları günümüze kadar gelen
ülkeler arası milli maçların bir başlangıcı olmasından ötürü çok önemli bir
ilke imza atmış oldular.
İşte o İki Maçtan Bir Kare

25 Mart 2014 Salı
Dünya'nın İlk Futbol Kulübü
Dünya’nın İlk Futbol
Kulubü
Dünya’nın ilk futbol kulübü
olan Sheffield FC Kuzey İngiltere’de bulunan Sheffield şehrinin takımı olarak
24 Ekim 1857 yılında kuruldu. Takımın forma rengi kırmızı mavidir. Kulübün ilk
Başkanı Richard Tims ve Kulübün ilk Teknik Direktörü Dave McCarthy’ dir.
Natheniel Creswick ve William Prest adlı
iki eski Harrow okulu mensubu 24 Ekim 1857'de Sheffield FC'yi kurdular.
Herhangi bir okul ya da üniversiteye bağlı
olmaksızın kurulan ilk futbol kulübü olan Sheffield FC uzun bir süre maçlarını
günümüzde Sheffield United'ın sahası olan Bramall Lane'de yapmıştır.
Kulübün kurucuları Creswick ve Prest
henüz İngiliz Futbol Birliği’ nin oluşturulmadığı bir dönemde, Sheffield kuralları adı
verilen futbol oyununun genel kurallarını belirlediler. O döneme kadar
genellikle her okul ya da üniversite kendilerine özgü kurallarla futbolu
oynuyorlardı. Nitekim Futbol Birliği’ nin kuruluşundan sonraki dönemde de
Sheffield FC, 1878 yılına kadar futbolu kendi kurallarıyla oynamaya devam etti.
Sheffield FC'nin, komşu Hallam FC ile 1861 yılından beri oynadığı
futbol maçları dünyanın en eski yerel derbisi olarak kabul edilmektedir. Bu iki
kulüp günümüzde İngiltere Kuzey Bölgesi Doğu Ligi’nde bulunmaktadırlar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)