Savaş
söz konusu olduğunda, ilk olarak aklımıza tarihinin her dönemi savaşlarla ve
başarılarla dolu şanlı milletimiz gelir. Milletimiz tarihin her döneminde büyük
ve güçlü devletler kurmuşlardır. Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu
bunun en çarpıcı örneklerindendir. Bu devletler kadar bunları yönetenlerinde
tarihin her anında kazanılan başarılar ve edinilen topraklarda büyük rolleri vardır.
Bir dönem Cengizhan bir dönem Selçuk Bey bir dönem Fatih Sultan Mehmet bir dönemde
Kanuni Sultan Süleyman bu büyük devletleri başarıyla yönetmişlerdir. Bu
yöneticiler ve kazandıkları başarılar, üstünden yüzyıllar geçmesine rağmen hala
dilden dile dolaşmaktadır.Bu büyük
devletler kimi zaman kısa bir varlık göstermiş, kimi zamanda yüzyıllar boyunca
varlığını devam ettirmiş ve büyük toprak parçalarına sahip olmuşlardır.
Birbirinden farklı birçok milleti bünyesinde barındıran ve hepsine aynı şekilde
muamele ederek ve herkese hoşgörü ile yaklaşarak varlıklarını devam
ettirmişlerdir. Örneğin Osmanlı Devleti
yaklaşık olarak 600 yıl kadar varlığını sürdürmüş ve uzun yıllar boyunca üç
kıtada hükümdarlık sürmüştür.
20 Mayıs 2014 Salı
30 Nisan 2014 Çarşamba
1974 KIBRIS BARIŞ HAREKATI
Harekat tarihinden 20 yıl öncede Türkiye’nin gündeminde
olan Kıbrıs’a 1974’den öncede birçok kez operasyon yapılmak istenmiş ancak kimi
zaman Johnson Mektubu ile Amerika engel olmuş kimi zamanda askerin yetersiz
kalmasından dolayı bir türlü bu operasyon gerçekleştirilememiştir. 1974’te
yapılan bu operasyonun sebebi ise Makaryos yönetiminin Türk halkanı yaptığı zulmün
hat safhaya gelmiş olmasıydı. Bu operasyon yapılmazsa hem Kıbrıs hem de orda
yaşayan Türk halkı kaybedilme durumuna gelmişti. Dönemin Başbakanı Bülent
Ecevit başkanlığında toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nun aldığı kararla 20
Temmuz 1974’te Kıbrıs’a harekat düzenlendi.
Harekatın başladığı saatlerde harekat hakkında açıklama
yapan Başbakan Bülent Ecevit harekatı şu sözlerle anlatıyor: “İnsanlığa ve barışa
büyük bir hizmette bulunacağımıza inanıyorum. Öyle umarım ki kuvvetlerimize
ateş açılmaz. Ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz. Biz aslında savaş için değil,
barış için ve yalnız Türklere değil Rumlara da barış getirmek için adaya
gidiyoruz.” Herakatın başarılı
geçmesinin ardından Kıbrıs sokaklarında kutlamalar yapıldı. Halk Rum zülmünden
kurtulmanın sevincini yaşıyordu.
Harekat ilk başta başarılı gidiyordu. Harekat planına
göre havadan inenler ile denizden çıkanlar Beşparmak dağlarını aşacaklar ve bölgede
bulunan Türk halkının güvenliğini sağlayacaklarda. Plan ilk başta başarılı bir
şekilde uygulanıyordu. Ancak Beşparmak dağlarındaki mağaraları boşaltmanın
uzaması ve Rum’ ların karşılık vermesi planın uygulanmasını aksatıyordu. Ancak
ertesi günün sabahında Türk jetlerinin Kıbrıs semalarında gözükmesi herkesi
rahatlattı. Ve askerin işi kolaylaştı.
Harekatın başarılı bir şekilde yürütüldüğünü gören ABD ve
İngiltere araya girerek bu operasyonun diplomasi masasında bitirilmesi
gerektiğini söylediler. Harekatın ardından birinci Cenevre konferansında bu
harekat görüşüldü. Ancak bu görüşmelerden olumlu bir sonuç çıkmayınca Dışişleri
Bakanı Turan Güneş, Ecevit’i arayarak “Ayşe tatile çıkabilir” diyerek
operasyonun başlamasını istedi. Bu konuşmanın ardından Türk Ordusu harekete
geçti ve adayı Rum’ ların baskısından kurtardı.
YÜZYILIN PROJESİ “GAP”
YÜZYILIN PROJESİ “GAP”
Yapımı Osmanlı Döneminde planlanan, ancak 1900’lerın
sonunda tamamlanan bu proje bulunduğu bölgede önemi, büyüklüğü ve maliyeti
açısından yüzyılın projesidir. Yapımı Süleyman Demirel döneminde tamamlanan bu
proje bulunduğu bölgenin can damarı olmuştur. Fırat ve Dicle nehirlerinin
sularının birleştirilmesiyle yapılan bu proje bulunduğu bölgenin yaşam
şartlarını tarım yapısını ve tarımsal ürün çeşitliliğini değiştirerek bölgeye
hayat getirmiştir. Maliyeti 30 milyar dolardan fazla olan bu proje içme suyunun
dahi bulunmadığı bölgeyi inanılmaz derecede değiştirerek bölgenin ekonomik
olarak kalkınmasına da katkıda bulunmuştur.
Projenin tamamlanıp faaliyete geçirilmesinden sonra
bölgede tarım ürünlerinde çeşitlilik ve verim artmıştır. Tarım ürünü olarak
suyun bol olmasından dolayı pamuk tek tarım ürünü olarak görülmüştür. Buda
bölgede tarım arazilerinin hem fiziksel hem de kimyasal olarak bozulasına yol
açmıştır. Bilinçsiz ve eğitimsiz bir şekilde
yapılan sulama sonucu yer altı sularının seviyesi yükselmiş bunun sonucu
olarak da alçakta kalan tarım arazileri su altında kalmış ve yüksek kesimde
bulunan arazilerde de topraktaki tuz oranı artmıştır. Bunun sonucu olarak tarım
arazilerindeki verim yok denecek şekilde azalmış ve çiftçiler mahsul üretemez
hale gelmişlerdir.
Bunun sebebi ise projeyi kusursuz bir şekilde tamamlayan
devlet, bölge halkının suyu kullanımına herhangi bir sınırlama getirmemiş ve
bölge halkının suyu bilinçsiz bir şekilde kullanmasına izin vererek bu durumun
ortaya çıkmasında başrol oynamıştır.
Yapılacak bir sınırlama, denetleme ve bilinçli yapılan
tarımsal üretimle bu durumun önüne geçilebilirdi. Gerek bölge halkının
bilinçsiz tarım yapması gerekse devletin bazı konularda yetersiz davranması
yüzyılın projesinin fayda sağlamak yerine bir zamandan sonra zarar abidesi
olmasına sebep olmuştur. Ancak son zamanlarda yapılan bilinçli tarımsal üretim
ve devletin su kullanımına müdahele etmesi bölgenin yeniden toparlanmasını
sağlamıştır.
20 Nisan 2014 Pazar
PURSAKLAR' DA SİYERİ NEBİ YARIŞMASI
PURSAKLAR’DA SİYERİ NEBİ
YARIŞMASI
Pursaklar Abdurrahim Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi’ nde Peygamber Efendimiz konulu “’O’nu Tanı ve
Sev” adı altında Siyer alanında bilgi yarışması düzenledi. Yarışma, hem
öğrencilerin hem de velilerin katılımıyla gerçekleşti. Yarışma da birinci olan
öğrencilere ödül olarak notebook, velilere ise yarım altın verildi.
Hem sosyo-kültürel alanda hem de dini anlamda yaptığı
etkinliklerle tanınan Pursaklar Belediyesi, bu etkinliklere bir yenisini daha
kattı. Pursaklar Belediyesi ve Pursaklar İlçe müftülüğü tarafından “’O’nu Tanı ve Sev” adı altında yapılan programa
Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Erol Bozkurt, Pursaklar Kaymakamı Salih Bıçak, Belediye Başkanı Selçuk Çetin, İlçe Milli Eğitim Müdürü Yaşar Ertuğrul, İlçe Müftüsü Cemal Çıkrık, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Ulvi Kabakçı, öğretmenler, veliler ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Yarışma, Pursaklar Belediyesi Abdurrahim Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi’ nde düzenlendi. Yarışmaya katılan öğrencilere ve velilere 20’şer soru yöneltildi. Birçok elemeden geçerek finale kalan veliler ve öğrenciler, birinci olabilmek için kıyasıya yarıştı. Öğrenciler arasındaki yarışmanın birinciliğini Pursaklar İmam Hatip Ortaokulu kazanırken, ikinciliği Saray Ortaokulu, üçüncülüğü ise Azmi Ertuğrul Ortaokulu elde etti. Pursaklar Belediye Başkanı Selçuk Çetin, birinci olan öğrencilere notebook hediye etti.
Veli kategorisinde ise birinciliği Pursaklar Özel Bilişim Ortaokulu, ikinciliği Pursaklar Özel Nene Hatun Ortaokulu ve üçüncülüğü Pursaklar İmam Hatip Okulu kazandı. Veli kategorisinde puanları eşit olan ikinci ve üçüncüler çekilen kura ile belirlendi. Birinci olan velilere yarım altın hediye edildi.
Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Erol Bozkurt, Pursaklar Kaymakamı Salih Bıçak, Belediye Başkanı Selçuk Çetin, İlçe Milli Eğitim Müdürü Yaşar Ertuğrul, İlçe Müftüsü Cemal Çıkrık, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Ulvi Kabakçı, öğretmenler, veliler ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Yarışma, Pursaklar Belediyesi Abdurrahim Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi’ nde düzenlendi. Yarışmaya katılan öğrencilere ve velilere 20’şer soru yöneltildi. Birçok elemeden geçerek finale kalan veliler ve öğrenciler, birinci olabilmek için kıyasıya yarıştı. Öğrenciler arasındaki yarışmanın birinciliğini Pursaklar İmam Hatip Ortaokulu kazanırken, ikinciliği Saray Ortaokulu, üçüncülüğü ise Azmi Ertuğrul Ortaokulu elde etti. Pursaklar Belediye Başkanı Selçuk Çetin, birinci olan öğrencilere notebook hediye etti.
Veli kategorisinde ise birinciliği Pursaklar Özel Bilişim Ortaokulu, ikinciliği Pursaklar Özel Nene Hatun Ortaokulu ve üçüncülüğü Pursaklar İmam Hatip Okulu kazandı. Veli kategorisinde puanları eşit olan ikinci ve üçüncüler çekilen kura ile belirlendi. Birinci olan velilere yarım altın hediye edildi.
GÖKÇEK’İN ÇILGIN PROJELERİ
GÖKÇEK’İN ÇILGIN PROJELERİ
Seçim döneminde Ankhttp://www.ankarahaber.com/ara’ya birçok proje sözü veren Melih Gökçek, verdiği
sözleri daha seçim günü gelmeden uygulamaya başladı. Bunun ilk örneği, Avrupa’nın
en büyük tema parkı olacak olan AnkaPark projesi. Bu proje seçim öncesinden
uygulanmaya başlandı. Avrupa'nın en büyük tema parkı ANKAPARK, Ankara
turizmi için büyük yatırım olacak. Bu park 100 bin metrekarelik kapalı alana
sahip olacak. Alanda 1217 adet oyuncak oloması hedefleniyor. Bu proje sonunda hedef
10 milyon ziyaretçiye ulaşmak olcak. http://www.ankarahaber.com/
Ancak Gökçek’in tek çılgın projesi bu değil. Henüz yapımı başlamadı ama hiç
şüphesiz bu projelerin en önemli olanı ve en çok dikkat çekeni ise Ankara’ya
yapılacak olan Boğaz Projesi. Bu boğaz Ankara’nın güneyin İmrahor Vadisi
birinci etapta yapılacak. Projenin beş yıl içinde bitirilmesi hedefleniyor.
Gökçek’in bir diğer çılgın projesi ise Sıhhiye-Havalimanı metro projesi. Bu
projede 30 kilometre uzunluğunda olacak. Amaç Havalimanı hattının trafik sorununu çözmek. Zira bu hat Ankara’da
trafiğin en yoğun olduğu hat olarak dikkat çekiyor.
Gökçek’in en önemli ve büyük diğer projesi de Otobüs Teleferik Projesi. Adliye Sarayı'nın olduğu alana inşa edilmesi
hedefleniyor. Proje dolmuş ve otobüs duraklarında da durak olacak şekilde
yapılacak Kızılay Dikmen, Kızlay Mamak gibi bölgelerde yap işlet devret
yöntemiyle uygulanacak. Projenin toplam uzunluğu 23 kilometre olacak. Amaç,
Ankara’nın en işlek semti olan Kızılay’ın trafiğini rahatlatmak olacak.
6 Nisan 2014 Pazar
ARAL'IN YOK OLUŞU
ARAL’IN YOK OLUŞU
Orta Asya’nın göz
bebeğidir Aral. Tarihin her döneminde farklı milletlere ev sahipliği yapan bu
bölgeye İngilizler Tatar ülkesi, Ruslar’da Türkistan demişlerdi. Bazı milletlerde Maveraünnehir derlerdi. Amuderya ve Sırderya nehirleri bu gölün can
damarı niteliğindeydi. Takii Stalin’in pamuk dışında tarım ürünü ekilmesini
yasaklamasına kadar.
Aral 1960’lara kadar
dünyanın en büyük 4. İç deniziydi. Bizim Marmara denizinden 6 kat büyüktü.
Derinliği 54 metreyi buluyordu. Aral’da 20 den fazla balık türü yaşıyordu.
Yapılan tarım
politikaları ve pamuk tarımı aralı yavaş yavaş yok etmeye başlamıştı. 1972-75
yılları arasında Aral’ın suyu çekilmeye başladı. Stalin’in pamuk dışında tarım
ürünün yasaklaması ve Karakum Kanalı’nın yapılması Aral’ın sonunu hazırlıyordu.
Ancak ne Orta Asya nede diğer bölgelerde yaşayan insanlar bunun farkında
değildi.
Aral 1960’dan 90’a kadar
alanının yarısını kaybetti. Bu zaman diliminde birçok balık türü ve yüzlerce
bitki türü yok oldu. SSBC’nin 91’de dağılmasıyla bölgede 5 bağımsız cumhuriyet
kuruldu. (Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Kırgızistan)
Aral’ın sorumluluğu artık bu beş ülkedeydi.1993’te bu beş ülke bir araya
gelerek Aral’ı kurtarma Forum’unu kurdular. Bu çalışma meyvesini verdi ve Aral kısmen de olsa
kurtarıldı.
3 Nisan 2014 Perşembe
GELENEKLERİMİZ, GÖRENEKLERİMİZ
GELENEKLERİMİZ, GÖRENEKLERİMİZ
Ülkemiz tarih boyunca gelenekleri, görenekleri ve
adetlerini her dönemde kendine özgü bir şekilde yaşamış ve bugünlere kadar
yaşatmıştır. Ülkemizin her bir köşesinde farklı farklı adetler, gelenek ve
görenekler farklı toplumlarca yaşanmaktadır. Her toplumun kendine özgü gelenek
görenekleri vardır. Ülkemiz de her konuda olduğu gibi bu konuda da çeşitlilik
oldukça fazladır. Yaşadığımız coğrafyanın iklimi, bu bölgede yaşanan mevsimler
ve bölgede tarih boyunca yaşayan toplumlar bölgenin gelenek ve göreneklerinin
oluşmasında oldukça etkilidir. Örneğin, ülkemizde her bölgede düğün ve nişan ve
evlilik törenleri her bölgede farklı uygulamalarla yapılmaktadır. Bu konuya
örnek verecek olursak, kırsal kesimlerde görücü usulü ile evlenmek veya başlık
parası gibi konular günümüzde hala devam etmektedir. Bir konuyu özellikle
vurgulamak gerekir ki bizim coğrafyamızda gelenek ve görenekler birçok yönüyle
sadece kırsal bölgelerde devam etmektedir. Bu uygulamalardan bazıları ise
insanın doğum ve ölümünün kırkıncı gününde çeşitli faaliyetlerin veya
kutlamaların yapılmasıdır. Birçok yöremizde çocuğun doğumunun kırkıncı gününde
yemekler verilir, dualar edilir ve daha birçok etkinlikle bu günler kutlanır.
Aynı şekilde ölümün kırkıncı gününde de bu ve benzeri birçok uygulamalar
yapılır. Düğünlerde de durum aynıdır komşularla davet edilir davullar zurnalar
çaldırılır, halaylar çekilir ve gelenek ve görenekler çerçevesinde eğlenceler
düzenlenir. Doğum ve ölüm törenleri dini bilgiler ve düşünceler çerçevesinde
genellikle maneviyat ağırlıklı kutlanır. Ancak düğünlerde eğlenceler düzenlenir
ve bu törenler gelenekler ve görenekler ağırlıklı kutlanır. Her ne kadar bu
uygulamalar bölgeden bölgeye, batıdan doğuya, kuzeyden güneye, değişiklik
gösterse de asıl amaç bu özel günleri, çeşitli değerleri
yaşatarak kutlamak ve bu değerleri gelecek nesillere aktarmaktır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)